MEDCARE Main Page

Sunday, June 13, 2010

Türkiye : "..Organ bağışında gerideyiz..!!"

Prof. Dr. Münci Kalayoğlu, çok büyük organ nakli ihtiyacı bulunmasına karşın Türkiye'nin, organ bağışı konusunda, Avrupa'nın en geri ülkelerinden biri olduğunu söyledi..
Merkezi Tokyo'da bulunan ilaç firması Astellas tarafından bu yıl üçüncüsü İstanbul'da düzenlenen ''Transplantasyonun Yarınını Değiştirenler 2010 Toplantısı''nda konuşan Memorial Hastanesi Organ Nakli Merkezi Başkanı Prof. Dr. Münci Kalayoğlu, Türkiye'de ilk organ naklinin Prof. Dr. Mehmet Haberal tarafından 1975'de yapıldığını, ilk karaciğer naklinin de yine Prof. Dr. Mehmet Haberal tarafından 1988'de gerçekleştirildiğini anlattı...
Kalayoğlu, ''Haberal şu an hastanede gözetim altında. Bir an önce aramıza dönmesini bekliyoruz, kendisini çok özledik'' dedi.
Organ nakli konusunda ilk yasal mevzuatın 1979 yılında Prof.Dr.Mehmet Haberal'ın da girişimleriyle hazırlandığını, ardından TBMM'de kabul edildiğini dile getiren Kalayoğlu, aradan geçen bunca zamanda Türkiye'deki hekimlerin büyük mesafeler katettiklerini belirtti.
Prof. Dr. Kalayoğlu, Türkiye'de 2009 yılında :
  • 700'ün üzerinde Karaciğer
  • 2.000'e yakın Böbrek,  
  • 54 kalp nakli yapıldığını dile getirerek,  
  • 21 merkezde Karaciğer
  • 46 merkezde Böbrek Nakli ameliyatı gerçekleştirildiğini söyledi. 
Türk doktorların organ nakli ameliyatlarındaki başarı oranlarının, en ileri ülkelerden bile daha iyi olduğuna dikkati çeken Kalayoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Elbette bunu yeterli bulmuyoruz. Türkiye'de organ nakline duyulan ihtiyaç çok büyüktür. Özellikle organ bağışı konusunda Avrupa'nın en geri ülkelerinden birisiyiz. Bu tablo, insanımızın ihtiyaç duyduğu tedavi şansına ulaşamadığını göstermektedir. Bu konuda gelişme göstermemiz gerekmektedir. Devletimizin, organ nakli konusundaki hassasiyetine ve bu konuda artarak sürdürdüğü desteğe canı gönülden katılıyoruz fakat bunu da yeterli bulmuyoruz. Organ nakli bekleme listeleri uzamakta ve mevcut nakil ameliyatları sayısı bunu karşılayamamaktadır. Bu konuda çalışanların gerekli desteği almalarını ve ülke olarak büyük bir eğitim seferberliği başlamamız gerektiğini düşünüyorum.''
Prof. Dr. Münci Kalayoğlu, hastaların gelip kendileri ya da sevdikleri için ''ne olur bir organ'' diye yalvardıklarını ifade ederek, ''Her gün çocuklar, gencecik fidanlar, yetişkinler organ bulunamadığı için gözümüzün önünde ölüyor'' dedi. 
"...ORGAN BAĞIŞININ ARTIRILMASI ULUSAL BİR MESELE..."
Ege Üniversitesi Organ Nakli Koordinatörü Opr. Dr. Cemal Ata Bozoklar da Türkiye'de organ bağışının artırılmasının ulusal bir mesele olduğunu vurgulayarak, ''Organ bağışının artırılması sadece doktorların veya hastaların konusu değildir. Bu sorun, sivil toplum örgütleri, ilaç firmaları, hükümet ve medyanın ele ele vermesiyle çözülebilir'' diye konuştu.
     Yoğun bakım ünitelerinden, ölümlerin zamanında bildirilmemesinin de organ bağışlarını olumsuz etkilediğini ifade eden Bozoklar, organ nakli beklerken hayatını kaybeden birçok hasta olduğuna işaret etti. Bozoklar, ''Türkiye'de bekleme listeleri adeta ölüm listeleri, çünkü gereken organları maalesef bulamıyoruz'' dedi. 
     Fransa Necker Hastanesi Transplantasyon Kliniği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Henri Kreis de organ naklinin Fransa ve Amerika'da 60 yıl önce başladığını hatırlatarak, bu alanda çok önemli gelişmeler elde edildiğini belirtti.
     Hala yabancı organı, tehlikeli araçlar olan bağışıklığı baskılayan ajanları kullanmadan nakledemediklerini vurgulayan Kreis, bağışıklığı baskılayan ajanların, enfeksiyonlar, kanserler ve kardiyovasküler hastalıkların yüksek oranda görülmelerine yol açtığını kaydetti.
      Organ nakillerinin maliyetlerinin hala çok yüksek olduğuna işaret eden Kreis, ''Elimizde hala yeterli nakledilebilir organ bulunmamaktadır ve bu nedenle de nakil için kabul edilebilen organ ölçütlerini genişletmek ve sağlıklı kişilerden organ bağışını artırmanın yollarını arama zorunluluğumuz vardır'' şeklinde konuştu.
       Prof. Dr. Kreis, tıbbın bu yeni alanında yapılması gereken birçok çalışma bulunduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:    ''Ret mekanizması ve özellikle de nakledilen organa bağımlı olmayan nedenlerle organ kaybı konusunda bilgimizi artırmak için araştırma yapmaya devam etmeliyiz. Tolerans indüksiyonu (vücudun yeni organa alıştırılması) konularında çalışmalarımızı sürdürmeliyiz. Gelecekte özellikle kök hücrelerin kullanıldığı organ oluşturma konularında araştırmalar planlamalıyız. Belki kök hücreler sayesinde 100-200 yıl sonra organın kendi kendisini oluşturması sağlanacak, böylece organ nakillerine gerek kalmayacak.''

No comments:

Post a Comment